Death In Fire
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.


Metal&Rock dinleyenlerin buluşma yeri
 
AnasayfaLatest imagesAramaKayıt OlGiriş yap

 

 Kısaca Marduk

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
MichaelAmott
Admin
Admin
MichaelAmott


Mesaj Sayısı : 115
Kayıt tarihi : 16/01/10
Yaş : 28

Kısaca Marduk Empty
MesajKonu: Kısaca Marduk   Kısaca Marduk I_icon_minitimePerş. Ocak 21, 2010 7:14 pm

il once mardugun anlamını yazalım:36 milyar km. uzaklıkta olup, 3661 yılda bir dönerek dünyaya yakın geçiş yaptığı varsayılan gaz gezegen. İsmini Babil tanrılarının kralı Marduk'tan alır.
Marduk’un etrafında hep bitip tükenmez bir kavga sezilir. On yıldan fazla süredir bu çarpıcı grup en nadir değerlerden bahsetti, her zaman yüksek bir kararlılıkla kendi yolunda gitmeye devam etti, her zaman en tepede kalmak için ve hiç bir zaman geri adım atmamak için savaştı. Ama anlatmaya, tüm riskleri aşmaya ve bir metal müzisyeni olabilmeye sıkıca azimli olan karizmatik grup kurucusu Morgan Håkansson’ın ilk öncülüğünü ve efsanevi hareketini nasıl elde ettiğinden başlayalım.


1990 yılı, Morgan’ın, “olabilecek en din dışı müziği” yapacak grubu kurma hayalini farkettiği yıldı. Grup hemen delice prova yapmaya başladı ve sıkı çalışma 1991 yılında, o zamanki İsveç metal sahnesindeki her şeyden farklı olan 3 şarkılık demo “Fuck Me Jesus” ile meyve verdi. “Departure from the Mortals”, ”The Black…” ve ”Within the Abyss”, İsveç metal dinleyicisine sunulan şeyin sadece Sunlight stüdyosu ve “böğürtülü” vokallere sahip Death Metal’den ibaret olduğu bir dönemde, revaçta olan akımlardan çok farklı bir müzik ve şarkı sözü yaklaşımıyla vitrine çıktı. Yenilikçiliği, yıkıcı ve şeytani tavrıyla Marduk doğrudan doğruya, ilk sahne performanslarında da açıkça belli olan güçlü bir itibar elde etti. Sahnede, sahnenin önünde ve arkasında bile insanlar çılgınca ters haç ve pentagramların her çeşidini sallıyordu: minyatür haçlı kolyelerden, bir yetişkini çarmıha gerebilecek kadar büyük tahta haçlara kadar her şeyi... “Fuck Me Jesus”tan kısa bir süre sonra Marduk, “Within The Abyss”in yeni kaydını ve yeni şarkıları “Still Fucking Dead”i içeren 7 inçlik single “Here’s No Peace”i kaydetmek için tekrar stüdyoya girdi. Fakat yeni single’ı çıkaracak olan şirketin sorumluluklarını ciddiye almadığı ortaya çıktı ve Marduk bu kaydı piyasaya sürmek yerine ilk albümleri için çalışmaya karar verdi; No Fashion etiketiyle 1992’de gün ışığına çıkarak çığır açan klasikleri “Dark Endless” ile Marduk’un hafife alınmayacak bir güç olduğunu tüm dünya gördü. Parlak potansiyelleriyle hemen farkedilen grup, Osmose adlı prodüksiyon şirketiyle anlaştı ve “Dark Endless”tan sadece üç ay sonra, 1993 sonbaharında piyasaya çıkacak olan “Those of the Unlight”ın kayıt çalışmaları için stüdyoya tekrar girme cesaretini gösterdi. Piyasadaki 2 albümleri ve verdikleri sayısız konserlerle edindikleri sahne deneyimleriyle, bu savaş makinesini bir turne için yola çıkarmanın artık vakti gelmişti. Marduk, pek cazip olmayan bazı turne tekliflerini reddetti ve Mayıs 1994’te, ilk yurtdışı konserini vermek için o zamanın en iyi gruplarının yer aldığı Black Metal festivali için Oslo/Norveç’e gitti. Haziranda, Marduk’un ismini Avrupa haritasına kazımak için ilk darbenin zamanı geldi. Aynı müzik şirketinden arkadaşları Norveçli Immortal ile birlikte, “Sons of Northern Darkness” (Kuzey Karanlığının Çocukları) takma adıyla tam bir turneye çıktılar. Eve döndüklerinde “Those of the Unlight”ın varisi için çalışmalar derhal başladı. Marduk ve birkaç tane grubun standartlarını belirlediği İskandinav Black Metal sahnesine alışmış olan tüm nesil karşısında Marduk bu sefer büyük takdir yakaladı. Şimdi tüm dünyaya sert, hiper-hızlı ve şereflerine hiç gölge düşürmeyecek ve daha önce hiç duyulmamış bir tarzla, ”Opus Nocturne” albümüyle bir darbe vuracaktı. Piyasaya sürülen “Sulphur Souls”, “Untrodden Paths” ve “The Sun Has Failed” gibi klasikleşen şarkıları, grubun gittiği yeri açıkça gözler önüne seriyordu. 1995 başlarında Marduk, başarısını Avrupada yankılanan ve headliner olduğu bir turneyle devam ettirdi, herkes yoğun şekilde bu çarpıcı gruptan bahsediyordu ve Marduk metalin gökyüzünde doğru yükseliyordu. Aynı yıl, ilk kaydın elde ettiği kült başarıdan ve yoğun ilgiden dolayı “Fuck Me Jesus” tekrar düzenlenerek bir mini-CD olarak piyasaya sürüldü, fakat şok edici ismi ve açık saçık albüm kapağı yüzünden 7 ülkede derhal yasaklandı. Yaz aylarında Marduk Atlantik Okyanusunu aşan ilk yolculuğunda, daha az sayıda konser için Meksika’ya gitti. Sonbahar mevsimi, 1996 şubatında ölümsüzleşen 4. albümleri “Heaven Shall Burn... When We Are Gathered” için yeni şarkılar yazmakla geçti. Grup ilk kez, diğer tüm kayıtların yapıldığı Hellspawn stüdyosu yerine, o zamanlar nispeten popüler olmayan Abyss stüdyosuna gitti. ”Heaven...” o kadar sert ve o kadar brutaldi ki, albümün gerçek müzisyenlik mi yoksa bir stüdyo teknisyeni tarafından ayarlanmış kayıtlar mı olduğu konusunda insanlar şüpheye düşüyordu. Birkaç ay sonra grup, “Heaven...” albümündeki şarkıları en az kayıttaki kadar güçlü bir agresiflikle çalarak giderek çoğalan seyirciyi şok ettiği “Heaven Shall Burn” turnesiyle ilişkili olarak çıkarılacak olan cover mini-CD “Glorification”ı kaydetmek için Abyss stüdyosuna geri döndü. “Heaven Shall Burn” turnesi, grubun o zamana kadar olan en büyük başarısıydı ve bu turnede grup ilk canlı albümleri “The Black Years”ı kaydetti, fakat piyasaya sürülmeden önce albümün adı “Germania” olarak değiştirildi. Grubun o zamana kadarki en güçlü çalışmalarını ve mükemmel müzisyenliğini içermesinin yanısıra, “Germania” konserlere gelemeyen hayranlara Marduk’un canlı performanslarındaki yeteneğini de sergiledi. Mart 1997’de “Heaven...” albümü turnelerinin ikinci ayağı “Legion” adı altında yapıldı. Aynı yaz Marduk, Black Metal’in “baba”sı Mayhem’ın yeniden birleşme konserinde sahne almak için Almanya’ya uçtu. 1997 ayrıca, uzunca beklenen “Here’s No Peace” 7”nin Shadow şirketiyle gün ışığına çıkıp fanatik hayranları memnun ettiği yıldı. Sonbaharda grup, konsept albümleri “Nightwing”i kaydetmek için Abyss stüdyosunu tekrar ziyaret etti. Bu albüm iki bölüme ayrılmıştı ve ikinci bölüm yalnız Eflak diktatörü Vlad Tepes Dracula’nın yaşamı ve zamanından bahsediyordu. Marduk, “kazığa oturtan hükümdar”ın yaşamındaki farklı zaman dilimlerini müzik ve şarkı sözlerinin uyumuyla anlatarak yine yenilikçi bir hareket sergilemişti. 1998 baharında albüm market raflarda yerini alır almaz Marduk No Mercy festival paketinin bir parçası olmak için yola çıktı. Aynı yılın sonbaharında baş grup oldukları bir turne daha düzenlendi. Her zaman limitleri zorlamaya ve sınırları aşmaya hevesli olan Marduk şimdi dünyaya, CD haline getirilmiş muhtemelen en vahşi ve en öfkeli kayıt olan 8 parçalık, 30 dakika uzunluğundaki “Panzer Division Marduk” ile meydan okuyordu. Şiddetli davulla birleşen merhametsiz riffler ile “Panzer...”, bütün metal sahnesinin ya yeni “metal” soundu ya da “gotik” ve romantik melodiler etrafında şekillendiği bir zamanda, metal camiasını kökten sarstı. “Panzer...”i, 3 kıtaya yayılıp 100.000 mili aşkın yol kateden ve sayısız konser içeren, grubun en tutkulu turu “World Panzer Battle” izledi. Şirketlerinin verdiği yetersiz destekten memnun kalmayan grup, Osmose’la yollarını ayırmaya karar verdi. Bundan sonra metal dünyasının en başarılı şirketlerinden bir sürü cazip teklif gelmiş olsa da, kendi yoluna gitmekte enerjik ve kararlı olan grup üyeleri, ileriki çalışmaları için Blooddawn prodüksiyon adını verdikleri kendi şirketlerini kurdular. 2000 yılının başlarında ilk yayın olan mazoşist EP “Obedience” çıktı. İki yepyeni şarkı ve Celtic Frost’un “Into the Crypt of Rays” şarkısının yeniden yorumlanışını içeren “Obedience” ile Marduk, Osmose’dan ayrılışlarına rağmen halen hayatta ve iyi olduğunu kanıtladı. Aynı yıl içinde Blooddawn’dan ikinci bir Marduk çalışması çıkacağı kesindi. Grubun onuncu yılını kutlamak üzere, “World Panzer Battle”ın Fransa günlerinde kaydedilmiş olan çift konser albümü “Infernal Eternal”, cadılar bayramında piyasaya sürüldü. Grubun canlı performansındaki profesyonalliğiyle mayalanmış, 18 Marduk klasiği, özel bir kitapçık ve 3 CD-ROM’luk şarkıyı içermesine rağmen sıradan bir CD fiyatına satılan “Infernal Eternal”’ı seyirci, extreme metal dünyasının en üst dereceli canlı kayıtlarından biri olarak bağrına bastı. Marduk uzun ve serüvenli Black Metal yolculuğuna, 2000’in Aralık ayında Abyss stüdyolarına “La Grande Danse Macabre”ı kaydetmek için girerek devam etti; bu albüm boyun kırıcı hızdaki rifflerin yanısıra, Marduk’un yaratıcı yeteneklerinin bir başka boyutunu gösteren kıyametsel bir kan girdabıydı. Kendi Blooddawn prodüksiyon şirketlerine Avrupa içinde yatırım yapan grup, “Obedience” ve “Infernal Eternal”ın Amerika ve diğer denizaşırı ülkelerdeki piyasasını kontrol etmek üzere Century Media ile anlaşma yaptı. Marduk’un amansız ekstrem müzik yolculuğundaki ün koridorunda, 2001 yılı boyunca Atlantik’in iki tarafında toplam 115’ten fazla konser verilecekti. Müzikal saldırı, Marduk’un “Danse Macabre Turnesi” adı altında bütün kıta boyunca 31 konserde başgrupluk yaptığı Avrupa’da başladı. Eve yüksek ateş ve zatürree ile dönmelerine rağmen, tekrar yola çıkmadan önce evde sadece 4 gün kaldılar; çünkü bu sefer satanik death grubu Deicide ile bir aylık bir yolculuk için Amerika’ya gidiyorlardı. Amerikan seyircisi için bunun bir açılma turnesi olmasına rağmen, turne bundan daha iyi geçemezdi ve Marduk Birleşik Devletler’de birkaç konserde başgrup olmakla kalmadı, turnenin ikinci ayağında başgrupluk yapması için harika bir teklif de aldı. Amerika’dan eve döndüğünde Marduk burada sadece iki hafta kaldı ve sonra Graspop Metal Buluşması’ndaki sahnelerden birinde başgrupluk yapmak için Belçika’ya gitti. Yazın geri kalanı “Blackcrowned” setinin prodüksiyonu ve işlemleriyle geçti.


Maalesef, 11 Eylül’de Amerikaya düzenlenen terörist saldırıların arkasından Marduk kendini Amerikan sınır kontrolünde çakılmış buldu ve “La Grande...” turnesinin ABD ikinci ayağını iptal etmek zorunda kaldı, fakat sonra turne ayarlama şirketi tarafından başka yere kaydırıldı. Aralık ayında Marduk Avrupa’yı önce başgrup olarak, sonra X-mass festivalinde Cannibal Corpse’a yan grup olarak tekrar turladı. 9 Ocak 2002’de kaydırılan Amerika turnesini gerçekleştirmek için Chicago’ya uçuş ayarladı. Avrupa’dan eve döndüğünde, grup hala Amerikan elçiliğinden söz verilen materyalleri alamamıştı. Marduk oturup işlerin yoluna girmesini bekleyebilirdi, ama beklemedi. Kahramanlarımız sadece kendileri değil, albüm şirketi, menajerlik şirketi ve konser tarihlerini alan şirket aracılığıyla gümrük muayene belgesini almaya uğraştı, fakat bir şeyler bir türlü hallolamadı.

Şarkıcı Legion hakir görülmelerine ve işlerin ters gitmesine karşı sinirini “Çok kızgın olmamıza rağmen ellerimiz arkamızda bağlıydı ve olanları yutmaktan başka elimizden gelen bir şey yoktu” şeklinde dile getirdi.


Bu işlerle vakit kaybetmeyi reddeden Marduk hemen yeni albümleri için şarkı yazmaya ve yeni planlar-ayarlamalar yapmaya başladı. Ve Şubat ayında sonunda ekstrem metal camiasının emsalsiz seti “Blackcrowned”ın piyasaya sürümünün zamanı gelmişti. Diğer grupların hayranlarına sunduğu şeyler en fazla bir fotoğraf albümüyken Marduk, seyircisine grubun 12 yıllık müzik kariyerlini ortaya koyan bir sürü yayınlanmamış materyalle güzel şekilde paketlenmiş bir efsane sundu.


Fakat Marduk kampında her şey altın sarısı değildi. Bir süre baterist Fredrik Andersson gruptan uzaklaştıkça uzaklaştı, müzisyenliğinden yorgun ve motivasyonsuzdu. Mart 2002’de Fredrik’e gelecek için en iyi dilekler dilenerek gruptan ayrılması istendi. Kısa bir süre sonra yerine, deli ve vahşi bateristlik stili ile kendini Marduk davulunda hemen rahat hissetmeye başlayan aç genç Emil Dragutinovis getirildi.


Yaz aylarıyla birlikte inanılmaz bir teklif de geldi – efsanevi ve karanlık Danzig’in yan grubu olarak 10 haftalık bir Amerika turnesi. İki grubun ve şirketin güzel başarılarına rağmen Marduk hala Amerika’ya giremiyordu ve bu nedenle turneyi bir kez daha iptal etmek zorunda kaldı! Yaz mevsimi bunun yerine, grubun sekizinci stüdyo albümü “World Funeral”ı bitirmek ve Almanya’daki With Full Force festivaliyle Finlandiya’daki Tuska Open Air festivalinde sahne almakla geçti.


Sonbahar, “World Funeral”ı iki dönemde bitirmekle geçti. İlk dönem kayıt dönemiydi ve sonrasında Marduk şarkı sırası hakkında bir fikir kazanabilmek ve materyali prova etmek için eve gitti; ikinci dönem ise miksaj dönemiydi.


Bundan bir süre sonra Marduk cephanesini toplayarak “I Luciferi” turnesinin Avrupa ayağında Danzig’e eşlik etmek üzere yola çıktı ve geleneksel X-mass festivalinde de ikinci başgrup olarak Avrupa’nın çeşitli yerlerinde çaldı.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
https://deathinfire.yetkin-forum.com
 
Kısaca Marduk
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Kısaca Nirvana
» Kısaca Korn
» Kısaca Metallica
» Kısaca Evanescence
» Kısaca Behemoth

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Death In Fire :: Müzik :: Marduk-
Buraya geçin: